‘Sadece diğer taşlardan değil, bu dünyadaki her şeyden daha değerli.’
‘Değerli taşların kralı.’
‘Kadınların en yakın arkadaşı.’
‘Gücün simgesi.’
‘Kralların, şahların, sultanların gücü.’
‘Güneş kadar parlak.’
‘Yeryüzündeki yıldızlar.’
Bunlar bizim pırlanta ile ilgili duyduğumuz ve tarihteki güçlü ve önemli karakterlerin pırlanta ile ilgili belirttiği sözlerin sadece birkaçı…
Peki nedir pırlantayı (elmas) bu kadar değerli kılan şey?
Tüylerimizi diken diken eden bu sözleri hakediyor mu? Yoksa günümüzde her şeyi çok hızlı tükettiğimiz gibi elması da hızlıca tüketip hakettiği değeri vermiyor muyuz?
Bu soruların cevabı tabi ki tek bir blog yazısına sığmayacak kadar uzun ama şu an giriş olarak pırlanta yani elmasın tarihçesini anlatarak başlayalım:
DVS Diamonds - Diamond 101-1 Dersi’ne Hoşgeldiniz!
Pırlantanın yani aslında elmasın mücevher vitrinlerine gelmeden önce çok çok uzun ve meşakkatli bir süreci var. Uzun ve meşakkatli derken milyonlarca ve hatta milyarlarca yıllık bir hikayeden bahsediyoruz.
Manto katmanı olarak bildiğimiz, yerin 600-700 km altında var olan bir karbonun 900 milyon ile 3,5 milyar yıl arasında yüksek basınç ve ısıya maruz kalmasıyla yıllar içerisinde oluşumunu tamamlayıp bazen doğal yolla bazen de insan gücüyle yeryüzüne çıkışı bir elmasa yani pırlantaya dönüşüm hikayesidir.
Pırlanta (elmas) sadece kullanan kadınlar için ya da gemolojistler için değil, aynı zamanda jeolojistler için de önem taşır. Çünkü yakut, safir ve zümrüt gibi taşlar da dünyanın en değerli madenleri içerisinde yer alsa da onlar yeryüzünün üst katmanları ve yüzeyi hakkında fikir veriyorlar, pırlanta (elmas) tamamen yeryüzünün alt tabakaları hakkında bilgi veriyor.
Pırlantanın oluşumu hakkında ufak da olsa bilgiye sahip olduysak artık 2. Dersimize geçebiliriz.
Gelecek dersimizde pırlantayı ilk kim keşfetti, kimler kullandı, onu bu derece değerli kılan nedir? sorularını cevaplayacağız.